Duyuru

Collapse
No announcement yet.

Boğaziçi'nin Ayı Balıkları

Collapse
X
 
  • Filtrele
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
new posts

  • Boğaziçi'nin Ayı Balıkları

    Çok sert geçen 1954 Yılı kışının Şubat ayında, Tuna Nehri'nden Karadeniz'e akan devasa buz kütleleri boğaz girişinde yığılmış,
    Anadolufeneri'nden Rumelifeneri'ne yürüyerek gidip gelmek mümkün olmuş. Anadolufeneri Köyü'nün sakası Malik Mustafa
    Rumelifeneri'ne gidip geldiğini ispat etmek için oradan tuz alıp getirmiş.

    1954 kışına kadar Anadolufeneri sahillerinde çok sayıda ayıbalığı* yaşarmış.Afet boyutlarına varan kışta birçok ayıbalığı kırılmış.
    Anadolufeneri Köyü'nün Çakal Deresi taraflarında 'Ayı mağarası' denilen bir yer var ,bu yer adını bir zamanlar buradaki mağa-
    rada yaşayan ayıbalıklarından almıştır.

    Ayıbalıkları çok zeki ve akıllı hayvanlardır.Balıkçılar onları uğurlu hayvanlar olarak görürlermiş.Kendisini seven balıkçıyı tanır,
    onun ağlarına hiçbir zarar vermezmiş. Hatta denizde balıkları ürkütür onun ağına doğru sürer, balıklar kaçmak isterken ağa
    tutulurlarmış.Balıkçı ağını topladığı zaman ayıbalığının payını unutmaz, o da kendine atılan balıkları havadayken yakalar ,
    midesine indirirmiş.
    Balıkçılardan birine zıt düşerse , onun ağlarını parçalar,ağdaki balıkları yermiş.Bazen de balıkçı ağını çekmeye çalışırken
    bir ucundan da o yapışır ağı koyuvermezmiş.

    Boğaz buzlarla kaplandığında bu hayvancıklar buzlar arasında sıkışıp kalmışlar,açlıktan ölecek olmuşlar. Bir keresinde,
    o tarihte köydeki bir binbaşı dört-beş askerin yardımı ile bir ayıbalığını buzların arasından kurtarıp bir branda bezine
    sararak köyün meydanına getirmiş. Hayvancağız korkudan bir çocuk gibi ağlamış.Askeri bir vasıtayla götürüp açık
    denizde serbest bırakmışlar, buzlar eriyince tekrar boğaza dönmüş.

    Ayıbalıkları levrek balığını pek severlermiş. Birgün köyden bir balıkçı Kavak'a giderken kayanın üzerinde bir ayıbalığı
    görmüş.Kocaman bir levrek avlamış yemeye hazırlanıyormuş.Kayıkçı hemen o tarafa doğru kürek çekmiş, ayıbalığı
    levreği aldığı gibi kaçmaya başlamış. Ayıbalığı levreği havaya savuruyor ,balıkçı yanaşıp tam alacağı sırada suyun
    altından gelerek balığı kapıp bu sefer daha ileriye savuruyor , balıkçı gelip tam alacağı sırada tekrar gelip levreği
    kapıyor ve bu defa daha ileriye savuruyormuş. Bir çeşit oyun gibi bu balık kapmaca yarım saat sürmüş.Bu oyunu
    seyreden Poyrazlı bir balıkçı oyuna dahil olup yaklaşmış. Ayıbalığı levreği yakalayıp bir kere daha savurduğunda
    balık Poyrazlı balıkçıya yakın düşmüş , o da yanındaki kanca ile balığı sudan kapmış.

    Günlerden bir gün, ayıbalığının zıt olduğu bir balıkçı ağlarını topluyormuş, herkesin ağından palamut bütün çıkarken
    onun ağlarındaki balıklar yarım çıkıyormuş,Ayıbalığı ağdaki palamutların yarısını yiyormuş meğerse.Balıkçı çıldıracak
    gibi olmuş , bu yetmezmiş gibi ayıbalığı onun ağlarının üzerinden dalış yapınca , zaten burnundan soluyan balıkçı
    kendisini kaybetmiş, anbardan bir dinamit lokumu alıp ateşlemiş ve ayıbalığına fırlatmış.Hayvancağız canhıraş bir
    feryat ile suyun üzerine zıplamış. Ertesi gün ayıbalığının ölüsü sahile vurmuş şekilde bulunmuş. Yaptığından çok
    pişman olan balıkçı için ise artık çok geçmiş.Üç aya kalmadan yuvası dağılmış, hiçbir yerde tutunamamış,sonunda
    köyü terk edip gitmiş.

    *Ayıbalıkları fok balığı gibi memeli sınıfındadır.Çok usta bir yüzücüdür, yunuslar ve balinalar gibi nefes almak için
    zaman zaman su üstüne çıkarlar.Ne yazık ki Marmara'da hatta Karadeniz'de soyları tükenmiştir. Kabakoz sahilinde
    yaşamını sürdüren son ayıbalığı 1980 tarihinden yok olup gitmiştir.

    Kaynakça:
    Anadolu Feneri 'Tarihten gelen ışık'
    Av.Ali Soysal
    Denizler Kitapevi İstanbul 1997 baskısı
İşleniyor...
X